7 Aralık 2017 Perşembe

Organ bagisi


Bu makaleyi organ bağışı konusunda insanların eksik bilgilendirilip, doğru kararlar verebilme haklarının ellerinden alındığı gerçeği ile, bilinçli kararlar verebilmek adına yayınlıyorum. Ele aldığım bu konunun bağış YAPMAMAYA teşvik amaçlı olmadığının altını çiziyorum. Bu makaledeki gerçekleri okuyanlar, sonrasında verecekleri kararlarından benim şahsımı sorumlu tutamazlar. Bu prosedürlerin gerçekliğini yayınlamak kabahat değil, gerekli kurumların yanıltıcı ve eksik bilgilerle, toplumu bilinçsiz kararlara sürüklemesi kabahattir. Araştırmalarıma dönüp baktığımda, burada yazdıklarımın gerçeklerin en nazik versiyonu olduğunun kanısına vardım.

6 Aralık 2017 Çarşamba

Nasıl bu kadar aptal olunur?


Dirayetsiz, iradesiz, düşünmeyen ve farkında olmayan bir toplum nasıl oluşturulur?

Her şeyin bir “çaresi” sunulmuş, kanser ilacı, zayıflama hapı, sigara bırakma iğnesi, antidepresan ilaçları, diyetisyenler, aile danışmanları, cinsellik sihirbazları, günlük sorunlarınıza sebep olan geçmiş hayatlarınızı görebilen sözde regresyon terapistleri... vs vs vs...

Çareleri son derece pahalı reklamlarla gözlerimize sokulan olası sorunlar insanlar tarafından daha kolay bir eyleme dönüştürülüyor. Sorunun bir sorun olduğunun algısını zayıflatarak, çare olmayan çareleri, çare gibi göstererek, sorunu oluşmasını önlemekten çok teşvik eden bir sistemin içerisindeyiz. Sistematik olarak programlanmış ve program doğrultusunda sadece işleyişte olup bozulduğunda tamirhaneye sokulan robotlardan farksız bir topluluk söz konusu.

30 Kasım 2017 Perşembe

Alzheimer aluminyum

Anneannem 84 yaşında vefat etmeden yaklaşık 2 sene önce çevresinden kopmaya başlamıştı… Son günlerinde ise beni dahi zor tanıyabiliyordu. Teşhis konamamıştı o zaman… Şeker hastalığına bağlanmıştı olay! Ancak aradan bir kaç yıl geçip “Alzheimer” keşfolunup, semptomları yazılınca, anlamıştımki rahmetlinin vefat sebebi de buydu! Altmışına merdiven dayamış bir yaşlı olarak düne baktığımda…

11 Kasım 2017 Cumartesi

Ust Solunum Yolu Enfeksiyonlari

Siz değerli okurlarımızdan gelen yoğun istek üzerine bu yazımı üst solunum yolları enfeksiyonlarına ayırdım. Özellikle kış mevsimi ile birlikte yoğun bir artış var.
Tedaviden önce, bağışıklık sistemimizi güçlendirmeliyiz. Kale ne kadar sağlam ve kuvvetli olursa düşmanların kalenin içine sızması da o kadar zor veya imkansız olur.
Bizler her zaman olduğu gibi eksik veya yanlış beslenme ile fabrika ayarlarımzı bozuyoruz ve bunda da ne hikmetse israr ediyoruz. Az su içiyoruz, rafine edilmiş besinleri tüketiyoruz, stresli bir hayat sürüyoruz vb… Bunlara doğal yapısı bozulan sebze ve meyveleri de eklersek durum içler acısı bir hal alıyor değil mi ? Kış mevsiminde özellikle c vitaminini bolca almanızı öneririz. Doğru olmakla beraber eksik… Buna rağmen neden hasta oluyoruz ? Öncelikle sizler sağlam bir kale için gerekli malzemelerin listesini vereceğim.

8 Kasım 2017 Çarşamba

Kolloidal gumus dermatit egzama cilt inflamasyonu

Koloidal gümüşün, kesikler, yanıklar, çizikler, yaralar, akne, böcek ısırıkları, güneş yanığı, yanıklar, sedef hastalığı, kepek, MRSA salgınları ve daha fazlasını içeren her türlü cilt durumuna karşı mucizeler yaratığı bilinmektedir. Elbette ki bu iyileşme genellikle teknik bir süreçtir ve mucize ile ilgilisi de yoktur. Böyle bir algı yaratmasının en büyük sebebi ise modern tıbbın neredeyse her durumda çaresiz kalmasıdır.



Klinik bir çalışma, gümüşün egzama olarak da bilinen iltihaplı bir deri rahatsızlığı olan dermatite bağlı cilt kızarıklığını ve iltihabı iyileştirdiğini göstermektedir.

Tabii ki, deneyimli kolloidal gümüş kullanıcıları, her çeşit topikal cilt durumlarında kolloidal gümüşün şaşırtıcı iyileştirici özelliklerini zaten bildikleri için klinik bir araştırmaya ihtiyaç duymazlar. En inatçı cilt hastalıklarında bile kolloidal gümüşten fayda görmek mümkündür.

Klinik araştırmaların keşfettikleri şey ise, deneyimli kolloidal gümüş kullanıcılarının zaten yıllardır şifa gördükleri ve bildikleri şeyleri geriden takip etmekten başka bir şey olmuyor.

30 Ekim 2017 Pazartesi

Romatoid artrit ve kolloidal gumus

Romatoid artrit'te kolloidal gümüşün kullanımına gelmeden önce bilmemiz gereken daha önemli bir unsur var. 

O da buğday! 

Otoimmün bozuklukların tümünde, durumu kötüleştiren en yaygın faktör, çoğunlukla buğdaya karşı bir hoşgörüsüzlüktür.

Buğday tahammülsüzlüğü (intöleransı) çok yaygındır aslında. Otoimmün rahatsızlıkları olan bir hasta üzerinde yapılan bir araştırma, %100 oranında buğday tokluğuna sahip olduğu bulunmuştur. Burada bahsettiğim buğday tahammülsüzlüğü en temelde buğdayın genetiğinin değiştirilmiş olması ya da kromozon sayılarının ilk buğdaylara göre farklı olmasından kaynaklanan bir durum değildir. Homo sapiens avcı toplayıcılıktan, tarıma geçtiği andan itibaren bugün buğdaydan kaynaklı hastalıklar şimdiki kadar olmasa bile binlerce yıl önce yaşamış insanlarda da vardır. Çünkü buğday sağlıksızdır.

Sutun zararlari

İnsan hariç hiçbir canlı ömür boyu süt içmeye devam etmez. Çünkü doğal süreç bu değildir. İnek, o sütü kendi yavrusu için yapar. Ve insan, inek sütü içmek için evrilmemiştir. Yanı sıra inekler de mısır yemek için evrilmemişlerdir. GDO'lu ya da GDO'suz mısır ineklere zarar vermekte ve salmonella gibi hastalıkların türemesine yol açmıştır. Ve bu süt ve et yoluyla insanlara da geçmektedir. Bununla birlikte sütün içindeki "laktoz" denen süt şekerini sindirmeye yarayan "laktaz" enzimi insanlarda ancak 2 yaşına kadar üretilir. Ve sonra o gen kapanır. Hayvanlarda ve insanlarda yavru sütten kesildiğinde sütün sindirimini sağlayan enzimler yok olur. Yani insanda laktaz enziminin azalması insanın süte ihtiyacı olmadığının açık bir kanıtıdır.

26 Ekim 2017 Perşembe

Bugday

Akademisyenler bir zamanlar, Tarım Devrimi’nin insanlık için ileriye doğru atılmış büyük bir adım olduğunu iddia ettiler. İnsan zekasıyla gerçekleşen bir ilerleme hikayesi anlattılar. Buna göre evrim kademeli olarak giderek daha zeki insanlar yarattı. Sonuçta insanlar o kadar akıllı hâle geldiler ki, doğanın gizemlerini çözdüler ve bu sayede koyunları evcilleştirip buğdayı ekebildiler. Ve çok kısa bir süre sonra da, bir şekilde acımasız, tehlikeli ve savaşçı avcı toplayıcı yaşamlarını memnuniyetle bırakıp, hoş ve dingin çiftçi yaşamına geçtiler.

Kolloidal Gumus ve Herpes

Herpes simpleks

Herpesviridae familyasına ait, uçuk nedeni olan virüs. Herpes ismi Yunancadan ("Herpeine") gelmektedir ve de anlamı sürünmek ya da emeklemektir. Antik yunan zamanlarından beri tanınan bu virüs sık sık insanları enfekte etmektedir. Bu enfeksiyonlar; hafif komplikasyonsuz mukokutanözif hastalıklardan, ölümcül olan enfeksiyonlara kadar değişebilir. https://tr.wikipedia.org/wiki/Herpes_simpleks_vir%C3%BCs%C3%BC


Kolloidal Gümüş, sağlık endüstrisinde kullanılan en tartışmalı minerallerden biri olmaya devam ediyor. 1999'da ABD Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) resmen bir ürün olarak tüketimi için güvensiz ve etkisiz olduğunu belirtti. O tarihte, sözde sağlık taleplerini destekleyen herhangi bir bilimsel kanıt sunmadığını söylediler.

Elbette ki bu şaşılacak bir durum değil. Çünkü aranmayan kanıt bulunmaz.

8 Ekim 2017 Pazar

Hastalik belirtileri

Hipokrat'dan beri tıp hastayı şuna inandırmaya çalışmaktadır; hastalık belirtisi, kökeni, bedenin işlevsel süreçlerinde olan rastlantısal bir olaydır ve nedenlerinin bedende araştırılması gerekir. Oysa tıp, ısrarla belirtiyi yorumlamaktan kaçınarak, hastalığı da, belirtilerini de anlaşılmazlığa mahkum etmektedir. Böylece sinyal gerçek işlevini kaybetmektedir.

4 Ekim 2017 Çarşamba

Gumus suyu plastik siselerde olur mu?

Kolloidal gümüş neden plastik şişelerde muhafaza edilemez?

Çünkü plastik, çevreden statik elekriği alma eğilimindedir. Plastik şişedeki statik elektrik, daha sonra, elektrik yüklü gümüş partiküllerini kabın elektrik yükünün nötralize edileceği yerlere kademeli olarak çekerek potens kaybına neden olur. Böylece, plastik şişede bekleyen kolloidal gümüş, olması gerekenden çok daha az etkili olacaktır. Zamanla kolloidal özelliğini yitirecek ve ppm derecesi de düşecektir.

Uzun bir müddet saklayacaksanız elbette ki cam şişeler en sağlıklı olandır.

29 Eylül 2017 Cuma

Yeni dunya düzeninde tibbi soykirim

Başlık ne kadar ürkütücü değil mi? Ama hakikat başlıktan daha da ürkütücü. Turque Diplomatigue Dergisinin Şubat 2014 sayısında Türkçe tercümesi yayınlanan bu sarsıcı makale Dr. Grady A. Deal'ye ait ve 10 Mayıs 1995'de yayınlanmış. Aradan 19 yıl geçmesine rağmen hala dipdiri. Önce düşünecek kadar zaman, sonra da sıkı bir nefes alın ve Bismillah diyerek okumaya koyulun. İşte gerçekler...

26 Eylül 2017 Salı

Kolloidal gumusun maliyeti

Koloidal gümüşü kendi imkanlarıyla üretmeye çalışanlar bunun aslında çok maliyetsiz bir şey olduğu gibi yanlış bir kanıya kapıldıklarından Siva Derm’in fiyatlarının çok yüksek olduğunu dillendiriyor. Yanı sıra bazı kuyumcular da saf gümüş çubuk ürettiğini söyleyerek insanlara bunu satıyor. Kimseyi zan altında bırakmak istemem. Ama kuyumcunun işi süs ve ziynet eşyası satmaktır. Sağlık için kullanılan medikal gümüş değil! Şayet böyle bir işe girişiyorsa zaten kendi kendini zan altında bırakır. Çünkü suç işliyor demektir. Sattığı gümüş saf bile olsa bunu gerekli kurumlardan onaylatıp yasal prosedürü izlemesinde kendi açısından fayda var. Ama tabii toplum bu gibi şeylerin hesabını hiç yapmadan “şu işte iyi para var biz de hemen yapalım” zihniyetinde olduğundan hesapsızca girişirler her işe.

9 Eylül 2017 Cumartesi

Sarimsak ve gumus

Gümüş suyu ile birlikte sarımsak kullanılır mı?

Kolloidal gümüş ile birlikte sarımsak kullanılmaması gerektiği bilgisi ilk defa Dr. Robert C. Beck tarafından Mart 1996 yılında Amerika, Seattle’daki “Whole Life Expo” adlı konferanstaki konuşmasının bir bölümde bahsedilmiş ve Nexus Dergisinin Şubat-Mart 2011 sayısında yeniden yayınlanmıştır. Bu sayede de literatüre geçmiştir.

Dr. Beck bu açıklamasında şöyle diyor: Harvard, MIT ve Albert Einstein Tıp Fakültesi'nden araştırma, ile  mikro akımların tüm virüsleri, parazitleri, mantarları, bakteri ve patojeni ortadan kaldırdığı bilinmektedir. Bu araştırmanın "kaybolduğunu" veya gizlendiğini ispatlayabilirim.

Gümüş kolloidler bilinen tüm patojenlerin ortadan kaldırılmasına ve fırsatçı enfeksiyonların önlenmesine büyük ölçüde yardımcı olur. Bu, uzun süredir bilinmektedir.

3 Eylül 2017 Pazar

Kolloidal gumus nedir




20 yüzyıla geçerken bilim adamları vücuttaki en önemli sıvıların kolloidal olduğunu keşfetmişti. Bir maddenin kendisi için çözücü olmayan bir ortamda 10 üzeri -5 ve 10 üzeri -7 cm boyutlarında dağılmasıyla oluşan çözeltiye kolloidal çözelti denir.

Vücudumuzda bulunan en önemli sıvılardan biri olan, hücrelere besin ve oksijen taşıyan kan, kollidal yapıdadır. Vücuttataki sıvıların çoğu kristalize yapıda değil kolloidal yapıda olduğundan, kolloidal maddeler vücut tarafından daha kolay absorbe edilir. Bu yüzden kolloidal gümüş mikroplara karşı en etkin antibiyotiktir.

27 Ağustos 2017 Pazar

En sağlıklı yemek tarifi

Her ne kadar ilk etapta konuyla ilgisizmiş gibi görünse de, eski bir zen hikayesiyle başlamak istiyorum. Sabredip devam ederseniz, konunun nasıl bağlandığını göreceksiniz.

Evvel zaman içinde Çin’de Çi Çang adında bir adam vardı ve dünyanın en iyi okçusu olmak istiyordu. Ona Vei Fei diye bir adamdan bahsettiler, ne var ki adam çok uzak bir diyarda oturuyordu. Çang uzun ve zorlu bir yolculuktan sonra fei’yi buldu. Usta Çang’a evvela gözlerini hiç kırpmadan uzun zaman durmak gerektiğini söyledi. Çang evvela eşinin dokuma tezgahı altına uzanarak gözünden birkaç milimetre ötede işleyip duran mekiklere rağmen irkilmemeyi öğrendi. İki yıl sonra göz adelelerine öyle hakim olmuştu ki, günün birinde küçük bir örümcek kirpikleri arasına ağ kurdu. Çang bunun üzerine piştiğine hükmederek artık ustasının yanına gitmeye karar verdi.

14 Ağustos 2017 Pazartesi

Webman

Şimdi şöyle “webman” diye bir insan (süper kahraman) hayal edelim; bilgisayar ya da herhangi bir cihaz olmaksızın internete sadece beynini kullanarak bağlanabiliyor. Ve tüm kodları çözüp, her sisteme girebilme yetisine sahip. Bu şekilde tüm dünyayı değiştirmesi mümkün.

Ne büyük bir güç değil mi?

Peki ya bu insan internetin olmadığı bir zamanda ya da dünyada var olsa ne olur?

Elbette ki bu sahip olduğu gücün ve yeteneğin zerre kadar değeri kalmaz. Yani çok anlamsız olur. Bunu anlatmamın sebebi insanların çağa uygun iş bulmak için kendilerini yetişmeleri gerektiği falan değil. Çağın getirdiklerinin insanların gelişimlerini engelleyecek sistemler geliştiriyor olması.

8 Ağustos 2017 Salı

Tubitak 46. Final yarismasi kolloidal gumus

Yusuf Berk GÜRAY Ali Safa CANDAN

DANIŞMAN : Faysal YILMAZ ALAN VE SIRA NO : BİYOLOJİ 5

KOLLOİDAL GÜMÜŞ SUYUNUN İNSAN AKCİĞER ALVEOLAR KARSİNOMA (A549) VE SAĞLIKLI BRONŞ EPİTEL (BEAS-2B) HÜCRE HATLARINDA SİTOTOKSİK, APOPTOJENİK VE ANTİOKSİDAN ETKİLERİNİN İN-VİTRO İNCELENMESİ

Akciğer kanserinde ciddi dezavantajları olan ve beklenilen başarıyı gösteremeyen çeşitli ilaçların etkilerini artırmak

10 Temmuz 2017 Pazartesi

GAPS Diyeti

GAPS Diyeti; GAPS Tedavisinin en temel unsurudur. Bozulan bakteri dengesini (disbiyozis) düzeltmek; hasarlı, yaralı, ülserli, ateşli, sızıntılı bağırsak (leaky gut syndrome) duvarını ve bağırsak epitel dokusunu iyileştirmek için uygulanan özel bir beslenme programıdır.

GAPS hastalarına uygun olan diyet, genel olarak Spesifik Karbonhidrat Diyetine dayanmaktadır. Bu beslenme programında; patojen bakterileri ve mantarları besleyen, nörotoksin üret​en yiyecekler, işlenmiş gıdalar tamamen diyetten çıkarılır. Dost bakteri adını verdiğimiz probiyotik desteği sağlayan fermente yiyecekler ve probiyotik destekleri ise diyetin vazgeçilmezlerindendir.

14 Haziran 2017 Çarşamba

Bagisiklik sistemi

Bugüne kadar hiç bir doktor, hiç kimseyi iyileştirememiştir. İyileştiren insanın kendi bağışıklık sistemidir.
Bob Wright (Amerikan Bağımsız Kanser Enstitüsü'nün kurucusu)

Kanser her şeyden önce bağışıklık sistemi ile ilgili bir sorundur. Bağımsız bir bağışıklık sisteminiz varsa kansere yakalanamazsınız. 

13 Haziran 2017 Salı

Aspirin



Sorun yaşayan hücre burada bir sıkıntı var, haberin olsun dercesine Prostaglandin  adında bir kimyasal üreterek sinir uçlarını uyarır. Ama ağrı kesiciler hücrenin bu kimyasalı üretmesini engelleyerek beyne bu ağrı sinyalinin gidişini durdururlar. Yani bir çeşit ileri seviye demokrasi gibi bir şey. (: Evet, beyne sinyal gitmez ve ağrı algısı azalır. Ama bu en temelde bir belirtidir ve önemli olan oranın neden acıdığına kafa yormak ve altta yatan sorunu bulup çözüm üretmektir. Ancak insanlar açısından çözüm üretmek ya da ağrının sebebini ortadan kaldırmak değil, sürekli olarak ağrı kesicilerle ağrıyı baskı altında tutmak yolu tercih edilir. İnsanların bu yüzeysel düşünce şekli ilaç sektörünün hoşuna gittiği için piyasaya sürekli yeni ağrı kesici ilaçlar sürerler.

Aspirin de sanki en masum ilaçmış gibi pazarlanır ve hatta tv başta olmak üzere tüm medyada "her gün bir tane almak çok iyi gelir" gibi son derece tehlikeli cümleler kurulur doktorlar tarafından. Sürekli alınan aspirin ise vücudu daha da asidik hale getirerek gelecekteki başka ağrıların sebebini oluşturmak üzere vücutta birikmeye başlar. Çünkü aspirin bir asittir, aspirinin bir diğer adı asetilsalisilik asittir.

Esasında en temelde yapılan iş, kanı sulandırmak değil, insanların algılarını manipüle edip beyinlerini sulandırmaktır. Bu sayede doktorların televizyonlarda insanların gözünün içine baka baka söyledikleri yalanları gerçek ve sağlıklı bilgi olarak algılanmaya başlanır.

Aspirin ve onun gibi kan sulandırdığı iddia edilen ilaçların bu sulandırma işlemini yapmaları ise kanı gerçekten sulandırmaktan ziyade, sadece kanın yapısını bozarak tartışmalı bir kıvam yaratmaktır. Bunu da K vitaminin  çalışmasını önleyerek yaparlar. Oysa sağlıklı bir vücutta K vitaminin de gerekli olduğunu, onun da hayati bir rolü olduğunu söylemeye gerek yok sanırım. Bir insan doğal yollardan yani su içerek kanı sulandırmak yerine kanın yapısında bulunan yapıları devre dışı bırakarak geçici çözümlerle kanın yapısını bozmayı seçince uzun vadede bu durumun yaratacağı sorunları da biriktirmiş oluyor.

Ağrı kesiciler ve kan sulandırıcılar hayati tehlikesi olanlar için çok acil durumlarda kısa süreliğine kullanılabilir.  Ama bu tür ilaçları ömür boyu almak vücudu hasta etmekten başka da bir şey değildir.

Dikkat edin, çevrenizde uzun zaman boyunca her gün aspirin alan birileri varsa, mutlaka eklem, romatizma ya da damar problemleri yaşayan tiplerdir. İçinde su olmayan sentetik haplarla kanın sulandırıldığını düşünmek çok saçma ve bilimsel bir yanı da yok.

Her şeye rağmen anahtar kelime "kan sulandırmak" ise anlamanız gereken kanı sulunadırmaktır. Ama insanlara yeterince su içmenin yararlarından bahsetmek, ilaç firmalarına kar getirmeyeceği için bu konunun üzeri kapatılır ve doktorlar kullanılarak piyasaya sürülen ilaçların faydalarından bahsedilir. İnsan kanının da tuzlu olduğunu belirtmekte fayda var ki damarların ve kanın sağlıklı yapıda kalabilmesi kişinin yeterince su içmesine ve yeterince doğal tuz kullanmasına bağlı olduğu anlaşılsın. Zaten bunu yapan birinin kan akıcılığı normal olacağı gibi aynı zamanda vücuttaki ağrılarının nedeni de zamanla ortadan kalkacaktır.

Peki bunu nasıl yapmak lazım diye sorarsanız, şunu okumanızı tavsiye ederim. Ve makalenin sonundaki tarifi uygulayabilirsiniz. ALKALİ SU YAPIMI

Vikipediyi açamayanlar zenmate kullanabilir

4 Haziran 2017 Pazar

Farmakoloji

Yunanca'da "Pharmacon" hem zehir, hem de ilaç demektir.
Ve paranın en yüce değer olarak kabul edildiği kapitalist sistemde "Farmakoloji"nin zehir mi, yoksa şifa mı ürettiği kararını yorum yapmadan size bırakıyorum.

1 Haziran 2017 Perşembe

Beslenme psikolojisi

SİNDİRİM

Kişinin tercih ettiği ya da hoşlanmadığı yiyeceklerden birçok şey anlamak mümkündür. Kişi eğer belli bir şeye karşı iştah duyuyorsa, buna bakarak belirgin bir bağlantıyı ve kendisi hakkında bir bilgiyi ortaya çıkarabilir. Açlık, sahip olma ve içeri alma isteğinin sembolüdür, belli bir hırsın ifadesidir. Yemek ise bu isteğin içeri alma, doyma ve bütünleşme yoluyla tatmin edilmesidir.

Kişinin sevgiye açlığı varsa ve bu açlık yeterince giderilemiyorsa, bu durum “tatlı” yeme ihtiyacı olarak bedende ortaya çıkar. Tatlı ve abur cubur yemeye duyulan şiddetli açlık, tatmin edilmemiş bir sevgi açlığının ifadesidir. Tatlı yiyen bir kişi, sevgi ve onaylanma özlemi içerisindedir.

Kemik sağlığı ve gümüş suyu

Enfeksiyonlar ve özellikle yara tedavisi ile ilgili rehberlik eden bir diğer araştırmacı bilim adamı, Dr Robert O. Becker tarafından yayımlandı "Body Electric" Kötü durumda olan kırık ve yaraların yanı sıra kopan kol ve bacakların yerine takılmasında ve iyileştirilmesi yönünde araştırmalar yapan Dr Robert O. Becker, gümüş ile yaptığı deneylerde kemik iyileşmelerinde gümüş elektrotların diğer bütün metallerden çok daha etkili olduğunu tespit etti. 

Su

1- Hiç bir şey su olmadan yaşayamaz.
2- Göreceli su yetersizliği vücudun bazı fonksiyonlarını önce bastırır, sonra öldürür.
3- Su temel enerji kaynağıdır.
4- Su vücudun her hücresinde elektriksel ve manyetik enerji üretir, bize yaşam gücü verir.
5- Hücre yapısındaki maddeleri birbirine bağlayan bir yapıştırıcıdır.
6- DNA hasarını önler ve onarım mekanizmalarının daha iyi çalışmasına yardımcı olur, böylece üretilen Anormal DNA sayısı azalır.

26 Mayıs 2017 Cuma

Limon asidik midir?

Bu makalenin video versiyonu

Limon ya da diğer asidik meyveler belki idrarı daha asidik yapabilir. Ama bu böbreklerinizin çalıştığını gösteren bir durumdur.  Kafa karıştıran durum şudur ki, limonun ph değeri 3 civarında iken nasıl oluyor da insan enzimlerinin ph değerini 7.30 civarına getiriyor?

Doğal sitrik asit neredeyse bütün bitkilerde ve canlı hücrelerde bulunuyor zaten. Canlı hücreler sitrik asit olmadan işlevlerini gerçekleştiremezler. Sitrik asit insan organizmasında da üretilir. Vücuda alınan gıdalardaki karbonhidrat, protein ve yağ gibi bileşiklerin enerjiye dönüşürken izledikleri yollardan birisi de sitrik asit döngüsü ya da bu döngüyü bulan kişinin adının verildiği krebs döngüsüdür. Krebs sözcüğü almanca'da kanser anlamına geldiği için hatalı çeviri sonucu sitrik asit kanserojendir şeklinde asılsız bir söylem de oluşmuştur.

24 Mayıs 2017 Çarşamba

Osteoporoz

Osteoporoz için Dr. Ece hanımdan aldığım eski bir tarif.

1 kg limon,
3 adet taze yumurta(dolaba girmemiş),
125 gr. Nöbet şekeri(aktardan alınacak),
1 çay bardağı konyak.

Hazırlanışı: yumurtalar iyice yıkanacak ve bir kavanoza kırılmadan konacak. Üzerine 1 kg limonun suyu sıkılarak ilave edilecek. Kavanoz sıkıca kapatılıp buzdolabına konacak. Yaklaşık 5 günde yumurtaların tüm kabukları eriyor. Bozamsı bir sıvı oluyor. Yumurtaların içteki zarı bozulmadan kalıyor. Zarları bir maşayla alıp atın. Yumurtanın içeriği de sıvıya karışıyor o zaman Nöbet şekerlerini havanda biraz dövüp( büyük kristal halinde oluyor. Dövülüp kırılınca daha çabuk eriyor) içine katın . En son 1 bardak kanyak katıp. İyice karıştırın. (Mikserle kısa süre) bailey's görüntüsünde ve tadında bir içecek oluyor. Buzdolabında tutulacak. Sabahları veya akşamları yatmadan önce yarım çay bardağı veya 1 likör bardağı içilecek.

23 Mayıs 2017 Salı

Ölümler

Bilim kurgu mu, yoksa gerçek bilim mi? Ya da bilim dediğiniz şeyin gerçekten bilimle alakası var mı? Bilim adı altında uygulanan metotlar bilimsel mi, ya da bize daha iyi bir hayat sunuyor mu? Dizinin bu bölümünü izleyin. http://dizipub.com/the-x-files-10-sezon-6-bolum/

Kolloidal dağılım


Kolloidler tam anlamıyla çözelti değildirler. İyon veya moleküllerden daha büyük l nm ile 1000 nm arasında parçacıklar içerirler. Bu parçacıklara kolloidal adı verilir. Bir kolloidal dağılım ışık gönderilerek aydınlatıldığı zaman mikroskopla incelenirse her bir parçacığın ışık saçan bir parçacık şeklinde sıvı içinde sağa sola hareketler yaptığı gözlenir. Kolloidal dağılma kuvvetli bir ışık gönderildiğinde dağılmış parçacıklardan yansıyan ışık nedeniyle ışığın geçtiği yol görünür, fakat çözeltide gönderilen ışığın geçtiği yol görünmez. Buna TyndalI olayı denir ve çözeltilerle kolloidal dağılımı ayırdetmede kullanılır. Tyndall olayı sabunlu bir çözeltiye veya tozlu bir havaya güneş ışığı vurduğunda da kolayca farkedilir. Kolloidal dağılım değişik yollarla elde edilebilir. Laboratuarda seyrelfik AgNO3 çözeltisini çeşme suyu üzerine döktüğümüzde beyaz bir bulanıklık görürsünüz. Bu çökmeye fırsat bulamamış AgCI kolloidal dağılımıdır. Beklenirse veya santrifüj lenirse beyaz AgCI dibe çöker üstte berrak sıvı kalır. Büyük parçaların öğütülmesiyle şiddetli karıştırma ile de kolloidal dağılımlar elde edilebilir.

19 Mayıs 2017 Cuma

Evde gümüş suyu yapımı

kolloidal gümüş
Evde gümüş suyu yapımı
Son zamanlarda kolloidal gümüş ile ilgili dikkatimi çeken bazı yanlış bilgiler hakkında yazmak sanırım şart oldu. Şayet kendi imkanlarınızla gümüş suyu yapacaksanız kullanacağınız suyun % 0 oranında saf olması şarttır-ki "0" düzeyinde bir su elde edebilecğinizi ya da eczanelerden temin edebileceğinizi sanmıyorum. Daha da önemlisi gümüşün %99,99 oranında saf olması gerekir. Ancak bu saflıkta Türkiye'de gümüş temin edebileceğinizden emin değilim. Sertifikalı gümüş bulun.

Eğer kullandığınız tam saf olmayan suyun içerisindeki metaller, vitaminler, minareller vs. ve de saf olmayan gümüşün içindeki başka madenler elektroliz yoluyla çözünecek olursa ve siz bunu uzun vadede içerseniz sadece argyria olmakla kalmaz, aynı zamanda şimdi tam bilemeyeceğim başka arızalara da sahip olabilirsiniz.

Alkol tedavisi

Aşağıda linki yer alan makalede hücre biyolojisi bölümünden araştımacılar Barcelona Üniversitesi Tıp Fakültesi bölümünden nörobilimciler ve daha bir çok bölümden araştırmacılar gümüş iyonlarının etanolun neden olduğu zararlara karşı hücreleri koruduğunu keşfettiler.

Bu keşfin en açık kullanım alanı alkolizmin zarar verdiği doku ve hücrelerin detavisi olacaktır.

http://www.sciencedaily.com/releases/2010/05/100526093606.htm

5 Mayıs 2017 Cuma

Sanat anlayışı ve sağlık sektörü


Aslına bakacak olursanız başlığa "Sanat anlayışı" yerine, yine sağlıktaki gibi "Sektör" kullanılabilirdi. Çünkü sanatta da aynen sağlıktaki gibi bir yozlaşmışlık sözkonusudur. Elbette ki yozlaşmış olan direkt sanatın kendisi değil, sanat anlayışıdır. Ama her şeye rağmen sağlıkta olduğu gibi para gerçek sanatta ön planda değildir. İstisnalar hariç, gerçek sanatçılar hiç bir zaman çok zengin olmazlar. Dahası sefalet içinde ölenlerine sıkça rastlanır. Gerçi öldükten sonra değerleri anlaşılabilir. Ancak bu durumun sanatı yapanın kendisine bir faydası yoktur. Zaten para kaygısı güdülerek yapılan hiç bir şey sanat değildir.
Neyse, gelelim ana mevzuya.

Rockefeller ve kolloidal gümüş


Evde gümüş suyu yapımı


Gıda takviyeleri kullanılmalı mı?

Takviyeden kasıt halk arasında yanlış anlaşılıyor gibi!

Öncelikle onu bir açığa kavuşturmak gerekiyor. Canlılar her halükarda takviyeye ihtiyaç duyarlar. Yediğiniz kiraz ya da zencefil de bir çeşit takviyedir. Su bile takviye olarak anlaşılabilir. Ama yaşamak için bu gibi şeylere mecburuz. Burada önemli olan Takviye gıda olarak nitelendirilen şeylerin doğal olup olmadığıdır. Yani sentetik ilaçların ya da suni takviyelerin çok ciddi yan etkileri olabilirken, kolloidal gümüş gibi terkibin hiç bir yan etkisinin olmamasıdır.

Gümüş bakterileri ve virüsleri nasıl yok eder?

Kolloidal gümüşün bir virüsün, bakterinin, mantarın yakınında bulunması, bu mikro organizmaların oksijen metabolizma enziminin çalışmasını engelliyor. Mikro organizmaların oksijen metabolizmalarını, bizim ciğerlerimize benzetirsek bir manada gümüş iyonları bu mikro organizmaların ciğerlerini çalışmaz hale getiriyor. Canlı bir hücreden daha küçük olan nano gümüş’le temas eden, bakteri, virüs veya mantar hücrelerinin metabolizması bozulmakta ve elektrolit dengesi yok olmakta ve enzimleri etkisiz hale gelerek ölmektedir.

İsrail’de neden kanser yok?

(Aşağıdaki makaleyi bir çok kaynakta Meltem'in ismi kullanılmadan görmüşsünüzdür.  Ancak dostum Meltem Öztürk'e aittir. Ve ilk olarak tarafımdan yayınlanmıştır. )

100 yıl önce en nadir hastalıklardan biri sayılan kanser hastalığı, son 20 yılda müthiş bir hızla, kadınlarda %50, erkeklerde %100 gibi bir artış gösterdi. Bir arkadaşımın söylediği gibi; artık kim kanser oldu değil, kim kanser olmadı diye soracağız!
Bu artışların sebepleri Dr. Hamer'ın dediği gibi; Ziyonistlerin çeşitli yöntemler ile sağlığımıza uyguladıkları saldırılarıdır.
Dr. Hamer Avrupa’da sayısız kanser vakasını iyileştiren “Yeni Germanık Tıp" (Germanische Neue Medizin) yöntemini icat eden kişidir. Sayısız karalama kampayanları sonucu Doktorası ve çalışma izni elinden alınmıştır.
İsrail’de ise kanser hastalıkları nedense son derece nadir görülmektedir.

Doktorlar neden hastalık ve rahatsızlıklar için kolloidal gümüş reçete etmezler


Kandida

ağır metaller

2 Mayıs 2017 Salı

Otizm

Gümüş suyu Otistik çocuklarda da güvenle kullanılabilir. Otizm bağışıklık sistemi ve toksinlerin atılamaması ile ilgili sistemik bir sürecin parçasıdır. Bağışıklık bağırsaklarla çok ilgili olduğundan, bu yönde iyileştirmelerin otizm tedavisinde işe yarayacağını düşünenler vardır. Bağırsaktaki bağışıklık görevini yapamadığında bazı moleküller kana geçmektedir ve alerji dahil bir çok soruna sebep olmaktadır. Otistik çocukların neredeyse hepsinin, süt alerjili ve hazım sorunu yaşayan çocuklar oluşu, ağır metalleri vücutlarından atamamalarındandır. Bu arada süt insan için faydalı bir besin değildir.

Palmiye yağı

Son zamanlarda bir palmiye yağı zararlıdır furyası aldı başını gidiyor. Ama millet detaylarda kaybolup gidiyor. Bırakın palmiye yağı listesini bir kenara. Bunun sonu yok. O yağ biter bir başka yağ başlar. Aynı terör örgütlerinde olduğu gibi devam eder bu iş.

Bilmeniz gereken en temel bilgiler şunlardır;

Kolloidal gümüşün kullanıldığı hastalıklar:

Kolloidal gümüş kuvvetli ve doğal bir koruyucudur.

Kolloidal gümüş 1940’lara kadar dünyada oldukça yaygın bir şekilde antibiyotik olarak kullanılıyordu. Fakat sentetik antibiyotkilerin daha ucuza üretilebilmesi ve kâr marjının daha yüksek olması nedeniyle, gümüş unutulmaya başladı.

Günümüze gelene kadar pek çok insan gümüşün bu özelliklerinden haberdar bile değildi.

1938’lere kadar kolloidal gümüş doktorlar tarafından bir antibiyotik olarak kullanılıyor ve yüksek teknoloji olarak görülüyordu. Fakat üretim metodları yüksek maliyetliydi. İlaç endüstrisi üretimi daha kolay ve daha kazançlı sentetik ilaçlar üzerine eğilince kolloidal gümüş unutuldu.

Amarikan Besin ve İlaç İdaresi (FDA) kolloidal gümüşü 1938 öncesi bir ilaç olarak tanımlamaktaydı.

Gümüşün antibiyotik özellikleri aslında çok eskiden beri biliniyor. İnsanların gümüşü günlük hayatlarında, mutfak gereçleri, süs eşyası, saklama kabı olarak kullandıklarını biliyoruz.

Avrupa’da veba salgınında kıtanın neredeyse 3 de 1’i ölmüştü. Ama çingenelere hiç bir şey olmamıştı. Çünki çingeneler gümüş ve kalay konusunda uzmandılar. Gümüşü damar yoluyla vücuda zerk ediyorlardı. Avrupa vebadan kasıp kavruluken onlara bir şey olmamıştı.

Avrupa ve Amerika Kaynaklı bir çok literatürde, kolloidal gümüş suyunun aşağıdaki hastalıklar üzerinde etkili olduğu ileri sürülmektedir:

1-) Sivilceler
2-) Sorunlu Benler
3-) Açık Yaralar
4-) Ayak Mantarları
5-) Sedef Hastalığı
6-) Uçuklar (herpes)
7-) Bademcik İltihabı
8 -) Grip
9-) Soğuk Algınlığı
10-) Diş Ağrısı, Diş Kanaması ve Çürükler
11-) Ağız Enfeksiyonları ve Diş İltihapları
12-) Göz Enfeksiyonları
13-) Diğer Enfeksiyonlar
14-) Sistit
15-) Romatizmal Hastalıklar
16-) Eklem Ağrıları
17-) Diabet (Şeker)
18-) Ağız Kokusu
19-) Akciğer İltihabı
20-) Sinüzit
21-) Ağız Pamukçuğu
22-) Her Türlü Yanık
23-) İsilik
24-) İdrar Yolu İltihabı
25-) Rahim İltihabı
26-) Genital Mantarlar
27-) Yumurtalık İltihabı
28-) Prostat
29-) Kesik ve Açık Yaralar
30-) Temre
31-) Cilt Alerjileri
32-) Kulak-Burun-Boğaz İltihapları
33-) Göz Kapağı Enfeksiyonu
34-) Çıbanlar
35-) Güneş Çarpması
36-) Kızamık
37-) Kabakulak
38-) Sivrisinek ve Arı sokmaları
39-) Kene vb. Isırmaları
40-) Saç Dökülmeleri
41-) Kemoterapi Sonrası Bağışıklık Sistemini Desteklemede
42-) Kanser, AİDS terapilerinde Destek Unsuru Olarak
43-) Açık yaralar (%60 oranında daha hızlı iyileştirir)
44-) Ülser ve Gastrit
45-) Bağırsak Rahatsızlıkları ve Hazımsızlık
46-) İshal
47-) Hepatit
48-) Siroz
49-) Verem
50-) Parazit ve Asalaklar
51-) Kuş Gribi ve Sars terapisi
52-) Ahır ve Kümes Hayvanlarının Hastalıklarına karşı etkin olarak kullanılmaktadır.